Yapay Zekâ ile Neden Yazmamalısınız?

Yazmak bizi geliştirir, kendimizi tanımamızı sağlar. Hatta biraz ileri gideceğim; yazmak karakterimizi de etkiler, kişiliğimizi şekillendirir. Hiç kimse doğuştan yazar olarak doğmaz. Ama yazmak insana özgüdür ve herkes isterse yazar olabilir, yazdıkça kendini geliştirebilir ve iyi bir yazar olabilir. Belki takdir edilmeyebilirsiniz. Belki sizi hiç kimse tanımaz. Kimse yazdıklarınızı okumaz. Reklamınız yeterince yapılmaz. Ama iyi yazdığınızı bilirsiniz. Yazdıkça içinizdeki ışığı parlatırsınız, fark etseniz de fark etmeseniz de…

Şimdilerde insan, kendisine özgü bu niteliği kendi elleriyle, gönüllü olarak yapay zekâya devrediyor. Bu bana göre insanın intiharıdır. Hayal gücü, yaratıcılık ışığı ve kelimelerimizi bilinçsiz makinalara teslim etmek bana sonun başlangıcı gibi geliyor. Şimdi her yerde aynı kelimeler var:

“Başlangıç olarak…”

“Şimdi bir göz atalım…”

“İşte nasıl yapılacağına dair bazı ipuçları…”

“İşte bazı örnekler…”

“Sonuç olarak…”

“Şunu belirtmek önemlidir ki…”

“Akılda tutulması gereken birkaç şey var…”

“…değil, aynı zamanda…”

“… ister… ister…”

“Bu sadece kelimelerimizi bilinçsiz makinalara teslim etmek değil, aynı zamanda bir yok oluşun başlangıcı…” 🙂

 

Yapay Zekâ Yazar ya da Editör Olabilir mi?

Son günlerde yapay zekânın sadece yazar olarak değil, editör olarak kullanıldığına da şahit oluyorum. Yani insanlar yazılarını düzeltmek için metinlerini yapıştırıp, chatgpt’den hataları düzeltmesini istiyorlar.

Yapay zekâ yazar olamaz, editör olamaz. O bir insan bile değil. Allah aşkına bunu yapmayın.

Onun bir hayal gücü yok, düşünemez, mantığı yok, bilinçli çözümler sunamaz. Yazınızı iyileştiremez, daha da berbat hale getirir.

Neden mi?

Çünkü yazıyı iyi yapan şey, sadece size özgü olan küçük nüanslardır. Sizi siz yapan küçük ayrıntılar. Noktalama işaretlerimiz bile kendimize özgüdür. Önemli olan yazıda sizin sesinizin duyulmasıdır. Yazınızı güzel yapan tek şey sizsiniz.

Ama yapay zekâ ne yapar?

Bütün o güzellikleri siler; yerine monoton, standart kelimeler koyar ve yazınızı katleder. Sesinizi alır.

Önemli olan bilgi değildir, bilgi her yerde var, arar bulursunuz, öğrenirsiniz. Ansiklopedi okursunuz.

Önemli olan sizsiniz.

Sizin kelimeleriniz.

Önemli olan iyilikleri anlatmak da değil. Hepimiz iyiyiz nihayetinde.

Önemli olan sizin nasıl gördüğünüz…

Sizin nasıl anlattığınız…

Yapay zekâya sesinizi silsin diye izin vermeyin.

Hem bir metni yapay zekâya yazdırıp bir hikâye ortaya çıkardığınızda bu sizi yazar yapmaz.

Bu sizi, yapay zekâya hikâye yazdıran biri yapar.

Bir terziye elbise diktirdiğinizde nasıl o elbisenin terzisi olmadığınız gibi, ortaya çıkan hikâyenin de yazarı siz olamazsınız.

Yazar olmak mı istiyorsunuz?

Yoksa sadece ün ve şöhret mi?

Yazar olmak istiyorsanız yapay zekâya metin yazdırmamalısınız. Çünkü eğer yaparsanız, içinizdeki o ışığın da günbegün sönmesine neden olacaksınız.

 

Hatalar Olmadan Gelişim Olmaz

Çoğu insan kendine güvenmediği için yapay zekâyı kullanıyor. Hata yaparsam korkusuyla. Bırakın hata yapın, hatalarla gelişiriz. Hata yapmadan öğrenemeyiz.

İlk yazdıklarınız çoğu zaman berbat yazılar olacak. Utanacaksınız, çok sonra okuduğunuzda. Bunu ben mi yazmışım diyeceksiniz. Acemi yazar seviyesinden profesyonel yazar olmaya doğru ilerlerken çok can sıkıntısı, çokça hayal kırıklığı yaşayacaksınız. İlk metinlerinizi iyi hale getirebilmek için çokça düzenlemeler yapmanız gerekecek. Herkes acemilikten profesyonelliğe atlamak istiyor. Hiç çalışmadan, tek dökmeden. Ama bu mümkün değil. Boşa zaman kaybedersiniz.

Hem gerçek sesinizle yazdığınızda ödülü bambaşka olacak. Yapay zekâ ile yazdırdığınız bir metin çok beğenilse bile başarı hissini yaşayamazsınız; çünkü o size ait değil.

Kendi kelimelerinizle raflara çıktığınızda başarı hissini iliklerinize kadar hissedeceksiniz.

 

Yapay Zekâ Kullanmamalı mıyız?

Bazen yapay zekâ çok işimize yarıyor. Ama yazmak için değil.

Bazen bir karaktere isim bulmak için…

Araştırma yapmak için…

Özet çıkarmak için…

Başlık sıralaması yaptırmak için…

Taslak oluştururken fikir üretmek için…

Reklam metinleri yazarken ilham almak için…

Belki daha pek çok farklı nedenle yapay zekâyı ister istemez kullanıyoruz; çünkü zaman hızlandı ve zamandan tasarruf etmek için istemesek bile kullanmak zorunda kalıyoruz.

Ancak yazmak, ciddi ciddi kitap yazdırmak için yapay zekâyı kullanmak öncelikle etik değil. Etik olmaması bir yana, insan olarak kendimize yaptığımız büyük bir haksızlık olur bu.

Şimdilerde yayınevlerinde, “Bu çalışmayı kısmen veya tamamen üretmek için yapay zekâ kullanmadığımı teyit ediyorum ve yalan söylediğim takdirde oluşabilecek maddi-manevi zararları üstleneceğimi kabul ediyorum,” gibi sözleşmeler hayata geçirilmeye başlandı.

Tamamen yapay zekâ tarafından üretilen metinleri tespit etmek çok kolay. Çok acemiler. Daha ilk birkaç cümlede yapay zekâ tarafından üretildiği hemen anlaşılıyor. Bunları tespit eden programlar da var ve işlerinde çok iyiler.

Ancak sadece birkaç yerde ya da metnin iyileştirilmesi için bazı yerlerde yapay zekâ desteğine başvurulmuş metinleri ayırt etmek pek kolay değil. İşte bu noktada yazarın vicdani tercihi devreye giriyor.

Gerçekten yapay zekâyı kullanıp bir yayınevine başvurduğunuzda yayınevi anlamayabilir. Eserinizi basabilirler. Ama bu sizi yazar yapmaz. Peki yapay zekâ ile bir metin oluşturmak için zaman harcayacağınıza neden kendiniz yazmıyorsunuz?

Sizi temin ederim ki hiç eğitim almamış bile olsanız siz en güçlü yapay zekâdan daha iyi bir yazarsınız.

Çünkü bilinçli bir varlıksınız.

Size garanti veririm ki yazacağınız hatalarla dolu bir metin, yapay zekânın yazacağından kesinlikle daha değerli olacaktır. Hem editörünüz hatalarınızı düzeltir, siz içinizdeki sese odaklanın. İçinizdeki sesi dışarı çıkarın ve yazın.

Sesinizi, beyni ve kalbi olmayan bir makinaya kurban etmeyin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir