Öyküleme Terapisi: Hayatı Yeniden Yazmanın Gücü

Öyküleme terapisini hiç duydunuz mu? Bugünlerde benim çok sık karşıma çıkıyor, belki siz de sosyal medyada bu kavramla karşılaşıyor olabilirsiniz. Yeni bir terapi türü olduğu zannediliyor ama aslında yeni değil. 1980’lerde Michael White ve David Epston tarafından geliştirilmiş.

Anlatı terapisi adıyla da bilinen ve oldukça etkili bir terapi tekniği olan öyküleme terapisi, kişiyi sorunlarından ayırmayı amaçlıyor. Yani sorunları içselleştirmek yerine, dışsallaştırmaya olanak tanıyor.

Öyküleme tekniğini geliştiren Michael White ve David Epston, bir insanı tedavi etmenin en iyi yolunun insanı sorundan/hastalıktan/suçtan ayrıştırmak olduğunu öne sürdüler. Örneğin, bir suçluyu doğrudan kötü bir insan olarak görmek yerine onu hata yapan bir insan olarak görmeyi teşvik ettiler.

Michael White ve David Epston öyküleme terapisini üç temel fikir üzerine inşa ettiler:

  1. Saygılıdır: Herkes saygıyı hak eder. Hasta/suçlu/topluma aykırı biri vb. herkes… Öyküleme terapisinde terapi alan kişi; hasta/suçlu/yetersiz ya da düzeltilmesi gereken bozuk bir insan olarak görülmez. O tam bir insandır. Hatta hayatındaki sorunları fark edip bunu düzeltmek için terapi alma cesaretini göstermiş cesur bir insandır.
  2. Suçlayıcı değildir: Öyküleme terapisinde danışanlar sorunları yüzünden suçlanmazlar ve onlara da bu tutum aşılanır. Sorunlar her insanın yaşamında çeşitli nedenlerden ötürü ortaya çıkar ve bu yüzden kimseyi suçlamanın bir anlamı yoktur.
  3. Danışan, uzmandır: Terapist, danışandan daha üst bir konumda değildir. Danışan, kendi hayatının uzmanıdır. Davranışlarını değiştirme ve sorunlarını ele alma bilgisine ve becerisine sahiptir. Terapist ve danışan birlikte hareket ederler ve bilgi ve becerilerini ortaklaşa kullanarak danışanın sorununu çözmeye çalışırlar.

“Problem problemdir, kişi problem değildir.”

(Michael White ve David Epston)

Öyküleme Terapisinin İlkeleri

Gerçekliğimiz, aslında bir toplum içinde inşa edilir. Çevremizdeki sosyal ortam, bizim gerçekliğimizi oluşturur. Diğer insanlarla etkileşimlerimiz ve iletişimlerimiz, gerçeklik algımızı doğrudan etkiler. Gerçekliğimiz, dil tarafından da etkilenerek şekillenir. Gerçekliğimizi öykülemek ise onu sürdürmemizi ve organize etmemizi sağlar. Deneyimlerimizi anlamlandırmamıza yardım eder. Öyküleme bu yüzden önemlidir ve öyküleme tekniği de bu yüzden çoğu insanda başarılı sonuçlar alınmasını sağlamaktadır.

Tek ve mutlak bir gerçeklik yoktur; gerçeklik, kişinin algısına göre değişir, dönüşür. Bir başkası için yanlış olan, sizin için doğru olabilir. Bu aslında postmodernizmin temel felsefesidir. Postmodernizmde objektif bir gerçek yoktur. Gerçeklik, her birimizin sosyal koşullardan, düşüncelerden etkilenerek ortaya çıkardığımız şeydir.

Öyküleme terapisi özet olarak insanı postmodernizm bağlamında anlamaktır. İnsan, mutlak bir gerçeklik olmadığına göre, hem kendisine hem başkalarına hizmet edecek bir gerçeklik inşa etmelidir. Öyküleme terapisi de ona bu gerçekliği oluşturması için rehberlik eder.

Öncelikle insanın var olan probleminden, yani onu hasta eden öyküsünden ayrılmasını sağlar. Eğer probleminize sadece bir problem olarak bakarsanız, onu kendinizden bağımsız, sadece bir hataymış gibi görebilirseniz çözmeniz de inanılmaz kolaylaşacaktır.

En Çok Kullanılan Beş Öyküleme Terapi Tekniği

Öyküleme terapisinin en çok kullanılan bu beş tekniğini siz de kendi kendinize uygulayabilir, problemlerinizi çözmek için bu teknikleri kullanabilirsiniz. Bu teknikte terapist, danışana eşlik eder ve onu yönlendirir. Ancak böyle bir imkânınız yoksa teknikleri kendiniz de uygulamaya çalışabilirsiniz.

  1. Yaşam Öyküsünün Anlatılması

Kişi yaşam öyküsünü kendi kelimeleriyle anlatır. Bunu yaparken terapist, danışanın kendi sesini bulmasına, öyküsünü kendi kelimeleriyle anlatmasına yardımcı olur.

Öyküleme, yaşamış olduğumuz deneyimlerde bir anlam ve amaç keşfetmek için yapılır. Yaşam öykünüzü anlatırken yaşadığınız deneyimlerde anlamı ve amacı keşfetmeye çalışın.

Yaşam öyküsünün anlatılması, olayları dışsal bir gözle değerlendirme fırsatı sunar ve kişinin kimliğini yeniden oluşturmasına olanak tanır.

Yaşam öyküsünün anlatılması bir kez değil, pek çok kez yapılır. Her defasında kişi yaşamış olduğu olaylarda yeni bir deneyim keşfeder. Kişi her defasında yeni bir unsur, daha önce fark etmediği bir amaç, bir değişiklik keşfetmeye çalışır.

  1. Dışsallaştırma

Dışsallaştırma tekniğinde kişi problemini veya onu zora sokan bir davranışını kendisinden ayrı olarak görmeye çalışır ve o problemi ya da davranışı dışsallaştırır. Bunu yaptığında o problemi ya da davranışı kolayca değiştirebilir.

Örneğin siz kolayca öfkeleniyorsunuz, öfkelenip çevrenizdekilere bağırıp çağırıyorsunuz, çevrenizdekileri kırıyorsunuz, ilişkileriniz zedeleniyor ve bu durum sizi rahatsız ediyor; bunu değiştirmek istiyorsunuz. Eğer öfkeli olmanın içsel bir nitelik olduğuna inanırsanız bunu değiştirmeniz çok zordur. Çünkü bunun için kendi içinizdeki bir şeyi değiştirmeniz gerekir. Ama öfkeli olmanız dışsal bir nedenden kaynaklanıyorsa o dışsal nedeni bulup onu değiştirdiğinizde öfkeli olmaktan da kurtulursunuz.

Öyküleme terapisinde kişi hasta değildir, öfkeliyseniz bunun dışsal bir nedeni olmak zorundadır. Eğer siz kendinizi problemli, hasta ve bu yüzden çabuk öfkelenen biri olarak görürseniz iyileşmeniz neredeyse imkânsızdır. Ama kendinizi normal, tam bir insan olarak görürseniz, çabuk öfkelenmenizin sebebini aramaya ve onu düzeltmeye başlarsınız. Öyküleme terapisinin temelidir bu.

İnsanlar kendilerine sürekli etiketler yapıştırırlar. Bilinçsizce yaparlar bunu. Öfkeli, kıskanç, depresif, kaygılı vb. Dışsallaştırma tekniğinde terapist danışana bu etiketlere önem vermemeyi öğretir. Danışanın kendisini bu etiketlerden ayırmaya, kendi kimliği üzerinde daha fazla kontrol sahibi olmaya teşvik eder.

  1. Yeniden Kurma Tekniği

Bu teknikle danışanın yaşadığı problemler en aza indirilir. Yaşadığı problemle ilgili büyük resmi görmesi sağlanır.

Genellikle problemlerimiz bize kafa karıştırıcı ve çözülmesi zor sorunlar olarak görülür. Ancak hiçbir problem çözümsüz değildir. Yeniden kurma tekniğinde problem spesifik hale getirilir ve genelleme yapmaktan kaçınılır. Problemlerle ilgili genellemeler yapmak, problemlerin çözülmesini zorlaştırır. Bu yüzden problemi genelleme yapmadan tanımlamak, onu netleştirir ve çözülmesini kolaylaştırır.

Örneğin, uzun süreli bir ilişki yaşayan iki kişiyi düşünün. Biri, diğerinin duygularını, düşüncelerini paylaşmadığı için sürekli hayal kırıklığı yaşıyor. Kişi, “partnerim artık beni anlamıyor” gibi bir açıklama yaparak problemi genelleştiriyor. Yeniden kurma tekniğinde kişinin bu açıklaması kabul edilmez. Terapist ondan problemi daha spesifik hale getirmesini ister. Örneğin, bu kişiyi rahatsız eden nedir? Yalnızlık mı hissediyor? Değersizlik mi hissediyor? Belki de kişi, kendine sevilmediği, değer görmediği bir ilişkinin içinde sıkışıp kalan bir kurban öyküsü oluşturmuştur ve bu öyküyü yaşıyordur.

Yeniden kurma tekniğinde, problemin asıl nedeni (bu örnekte partnerin kişiyi artık istemediği ya da ilişkiye bağlı olmak istemediği vb.) bulunur. Kişinin problemi ayrıntılı olarak incelemesi ve problemi gerçekten anlaması sağlanır. Böylece kişi bu problemden çıkabilir, sorunu kısa sürede çözebilir.

  1. Benzersiz Sonuçlar Tekniği

Benzersiz sonuçlar tekniğinde kişi kendi öyküsünü değiştirir. Öyküleme terapisinde amaç kişiye yeni bir öykü oluşturmasında yardımcı olmaktır.

Kişinin hayatı onaylayan öyküler geliştirmesini sağlayarak onu sosyal olarak işlevsel, içsel olarak huzurlu ve mutlu bir insan haline getirir.

Aslında hiçbirimizin tek öyküsü yok. Yaşamımızın içinde birçok potansiyel öykülerimiz var. Bunlardan bazıları bize zarar veren öykü çizgileri, bazıları bize diğer öykü çizgilerinden daha faydalı. Farklı bakış açılarıyla baktığımızda yaşamımızda pek çok öykü noktaları vardır. Benzersiz sonuçlar tekniği, bu öykü noktalarına farklı bir algıyla bakarak öykümüzü değiştirmeyi ve böylece onu bize faydalı hale getirmeyi amaçlar. Bu teknik, var olan öykümüzden farklı öykü çizgilerine odaklanır. Problem yeniden ele alınır, ama bu kez farklı bakış açısıyla… Belki de bakış açımızı değiştirdiğimizde problem gibi görünen şey, sadece önemsiz bir ayrıntıdan ibaret olacaktır.

  1. Varoluşçuluk Tekniği

Bu teknikte kişiye kendisi için uygun olmayan bir gerçekliğe tutunmak yerine kendi amacını bulması teşvik edilir. Ruh sağlığı için kişinin hayatında bir anlam olması gereklidir. Bu teknikte yapılan şey, kişiye bir amaç edinmesi için yardımcı olmaktır. Bunu terapist danışana sorular sorarak kişinin keşfetmesini sağlar.

Öyküleme Terapisi Egzersizleri

  1. Problem Haritası

Probleme isim verin ve özelliklerini yazın.

Problemin yaşandığı alanlardaki (ev, iş, okul vb) etkilerini yazın.

Problemin bu alanlardaki etkilerini değerlendirin

Bu etkilerin neden istenmeyen olduğunu incelerken ortaya çıkan değerleri yazın.

Bu harita, normalde bir terapist ile çıkarılır. Ancak bir terapist bulmakta zorlanıyorsanız kendiniz de yapabilirsiniz.

Problem haritasında amaç problemi spesifik hale getirmek ve onu ortaya çıkarmaktır. Terapist bunun için danışana sorular sorar.

  1. Yaşam Öyküsü

Terapist, danışandan yaşam öyküsünü yazmasını ister ve öyküyü yazdıktan sonra birlikte değerlendirirler. Bu egzersizi kendiniz de yapabilirsiniz. İhtiyacınız olan tek şey bir kâğıt ve kalem…

Egzersizin amacı, yaşamınızdaki olaylar üzerinde daha geniş bir perspektif kazanmaktır.

Yazmaya başlamadan önce bir başlık yazın: Örneğin, Zeynep’in Yaşam Öyküsü

Daha sonra yaşamınızla ilgili 7 alt başlık bulun. Bu 7 alt başlık yaşamınızdaki en önemli olaylara ait olsun. Bunlar çok önemli olaylar olmayabilir, önemli olan sizin bakış açınız… Örneğin başlıklardan biri: Belirsiz Zamanlar olabilir. Bu süreç sizin için belirsiz geçmiş olabilir.

Her başlığın altına bölümü özetleyen tek bir cümle yazın.

Örneğin:

Belirsiz Zamanlar

“Gençlik yıllarım yedi kişilik bir ailede belirsizlik ve karışıklık içinde geçti.”

Tüm bölümleri yazıp bitirdikten sonra bir gelecek başlığı yazın.

Gelecekte ne yapacaksınız? Nereye gideceksiniz ve kim olacaksınız? Bu bölüm, tamamen sizin isteklerinize ve hayallerinize ait olan bölümdür.

Son olarak, hepsini yazıp bitirdiğinizde bölümlere eklemeler yapmaya başlayın. Unuttuğunuz bir şey… Aklınıza gelen bir şey…

Sonra tüm öyküyü yeniden okuyun. Bu, öykünüze dışsal bir gözle bakmanızı ve yaşadığınız pek çok şeyin sebeplerini fark etmenizi sağlayacak.

Öyküleme tekniği ile ilgili daha fazla bilgi almak için Michael White’ın youtube’daki videosunu izleyebilirsiniz. Bu, 42 yaşlarındaki genç Michael White’ın 1990’larda Kuzey Amerika’da bir atölyede çekilmiş nadir bir videodur. Michael, bir aileyle yaptığı çalışmayı bağlamsallaştırmak ve “dışsallaştırma” ya da “kişiyi problemden ayırma” gibi temel anlatı fikirlerinin ve uygulamalarının tarihçesini sunmak için oldukça eğlenceli ve alçakgönüllü kişisel ve profesyonel bir otobiyografi paylaşıyor. Temel öyküleme fikirlerini ve uygulamalarını görselleştirmeye yardımcı olmak için haritaların kullanımının erken bir örneğini görün. Bu video, Öyküleme Terapisi olarak bilinen şeyin neşe dolu bir deneyimidir.

Video İngilizce, ancak Google Chrome’a Youtube Çevirmeni uygulamasını yükleyerek dublaj veya Türkçe altyazılı olarak izleyebilirsiniz.

İyi seyirler…

 

Kaynaklar:

http://www.narrativetherapycentre.com/narrative.html

https://positivepsychology.com/narrative-therapy/

https://en.wikipedia.org/wiki/Michael_White_(psychotherapist)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir